Öğrencilerin eğitimde yükü artıyor: Çocukluklarını yaşayamadan büyüyorlar

Son zamanlarda, bakanlık ve veliler arasında ciddi bir yanlış okul algısı gözlemleniyor. Bir kesim için okullar, çocukların bırakıldığı bir “bakımevi” olarak görülmeye başlandı. Bu perspektif, öğretmen algısını da olumsuz etkileyerek, öğretmenlerin sadece “bakıcı” olarak değerlendirilmelerine yol açtı.

Okul ve öğretmen algısının bu şekilde sarsılması, eğitim sisteminin temel yapısını tehdit ediyor. Özellikle tam gün eğitim veren okullarda, uzun öğle araları ve ders süreleri, öğrencilerin hem yorgun düşmesine hem de ders verimliliğinin ciddi şekilde düşmesine neden oluyor. Okulda daha fazla zaman geçirmek amacıyla yapılan bu uygulama, öğrencilerin okuldan uzaklaşmasına yol açıyor.

Bu bağlamda, eğitimdeki bu çarpık yaklaşımın bir an önce terk edilmesi gerektiği vurgulanıyor. Okulda geçirilen zamanın uzunluğundan ziyade, bu zamanın kalitesi ve verimliliği üzerine düşünmek elzem. Temizlik ve güvenliğin sağlanamadığı okullarda, öğrencilerin geçirdiği her dakika risk barındırıyor.

Öneriler

Eğitimde verimliliği artırmak için ders saatleri ve sürelerinin aşağıdaki gibi revize edilmesi öneriliyor:

• Ders saatleri:
  • İlkokullarda: 5 saat
  • Ortaokullarda: 6 saat
  • Liselerde: 7 saat
• Ders süreleri:
  • İlkokullarda: 30 dakika
  • Ortaokullarda: 35 dakika
  • Liselerde: 40 dakika

Ayrıca, öğrencilerin motivasyonunu yüksek tutmak amacıyla görsel, işitsel ve bedensel faaliyetler içeren derslerin son saatlere konulması öneriliyor. Bu uygulamanın, pandemi sürecinde denendiği ve öğrencilerin derse odaklanma sürecine olumlu katkıları olduğu gözlemlendi.

Sonuç olarak, öğrencilerin sabah ve akşam karanlığında ağır çantalarla “çocukluklarını yaşayamadan” gün kapatmalarının önüne geçilmesi gerektiği belirtiliyor. Eğitimde kalitenin artırılması, geleceğimizin teminatı olan çocuklarımızın sağlıklı bir şekilde yetişmesine katkı sağlayacaktır.