2024-2025 eğitim öğretim yılına girerken, birçok okul müdürü, resmi işlerin çoğunu müdür yardımcılarına devredip, kendilerini tamir ve tadilat işlerine adıyor.
2024-2025 eğitim öğretim yılına girerken, birçok okul müdürü, resmi işlerin çoğunu müdür yardımcılarına devredip, kendilerini tamir ve tadilat işlerine adıyor. Bu durum, bazı okullarda müdürlerin kendi kurallarına göre bir yönetim anlayışı geliştirmesine yol açıyor. Özellikle Türkiye’de “en iyi yönetici, duvar boyayan ve inşaat yapan yöneticidir” mantığı, eğitim kalitesini ciddi ölçüde zedeliyor.
Bazı müdürler, “dolap monte ederek kütüphane açtım” gibi duyurular yaparak, içerik açısından zayıf kütüphanelerle övünüyor. Bu yaklaşım, eğitim kurumlarında asıl olanın içerik değil, görünüş olduğu algısını güçlendiriyor. Okul bakım ve onarım işleri elbette önemlidir, ancak müdürlerin kendilerini yalnızca bu görevlere ataması, Milli Eğitim Bakanlığı’nın eğitimcilik misyonundan uzaklaşmalarına neden oluyor.
Durum o kadar ciddileşti ki, okullardaki işlerin büyük bir kısmı müdür yardımcılarına yükleniyor, bu da eğitim öğretimle ilgilenecek bir yöneticinin kalmadığı okulların ortaya çıkmasına yol açıyor. Öğrencilerin akademik başarısının artırılması, sosyal faaliyetlerin düzenlenmesi ve akran zorbalığı gibi önemli sorunların çözülmesi gibi konulara odaklanmak yerine, tamirat ve boya işleriyle ilgilenen müdürler, eğitim camiasının en büyük sorunlarını oluşturuyor.
Bu durum, eğitim kalitesini tehdit eden bir sorun olarak öne çıkıyor ve yetkilileri harekete geçmeye çağırıyor. Eğitim kurumlarının yönetiminde, gerçek eğitim misyonunun ön planda tutulması gerektiği bir kez daha vurgulanıyor.