Basın mensupları ile bir araya gelen İzmir İl Milli Eğitim Müdürü Dr. Ömer Yahşi kentteki öğretmen sayısı ile ilgili, “İzmir’de öğretmen fazlalığı var, eksiğimiz yok. Sadece iki branşta, özel eğitim ve din kültür ve ahlak bilgisi öğretmenine ihtiyacımız var. Onun dışında yaklaşık bin 500 taneye yakın bir öğretmen fazlalığımız var. Çünkü insanlar İzmir’e geliyor, öğretmenler İzmir’e gelmek istiyor. Emeklilikte hemen hemen her gün azalmaya başladı. Yılda iki bin öğretmen emekli olurken bu sayı 500’e düştü” dedi.
Basın mensupları ile bir araya gelen İzmir İl Milli Eğitim Müdürü Dr. Ömer Yahşi kentteki öğretmen sayısı ile ilgili, “İzmir’de öğretmen fazlalığı var, eksiğimiz yok. Sadece iki branşta, özel eğitim ve din kültür ve ahlak bilgisi öğretmenine ihtiyacımız var. Onun dışında yaklaşık bin 500 taneye yakın bir öğretmen fazlalığımız var. Çünkü insanlar İzmir’e geliyor, öğretmenler İzmir’e gelmek istiyor. Emeklilikte hemen hemen her gün azalmaya başladı. Yılda iki bin öğretmen emekli olurken bu sayı 500’e düştü” dedi.
İzmir İl Milli Eğitim Müdürü Ömer Yahşi, kentteki eğitim durumu ile ilgili basın mensuplarını bilgilendirdi. Kentte ihtiyaç olan öğretmen sayısından, verilen eğitim çeşitlerine kadar birçok konuda açıklamalarda bulunan Yahşi, kentte iki branş hariç öğretmen fazlalığı olduğunu belirtti.
Her gün 850 bin öğrenciyi ağırladıklarını belirten Yahşi, “Birlikte İzmir’de kazasız belasız sıkıntısız bir şekilde dönemi tamamlamış olacağız. Her bir okullarımızda sabah erkenden gelen öğrenciyi yolcu etmek için uğraşıyoruz. 850 bin öğrenciyi ağırlıyoruz. Akşama doğru tekrar uğurluyoruz. Bunun ne kadar zor bir organizasyon olduğunu düşünebiliyor musunuz yani? Ben kendi evimde iki öğrencimle iki evladımla sıkıntı yaşarken biz bu her gün yapıyoruz ve çocukların da eğitim öğretimle alakalı en ufak bir istismara sıkıntıya uğramamaları için elimizden gelen gayreti gösteriyoruz. Çünkü biz eğitim için uğraşırken biz bu çocukların kalplerini, zihinlerini, gönüllerini, şahsiyetlerini inşa etme için uğraşırken birileri de bunları istismar etmek için uğraşıyor. Yani böyle çok da net bir şekilde söyleyeyim, organize bir şekilde yapılıyor! Çocukların hem zihin dünyalarını, işte madde bağımlılığı, teknoloji bağımlılığı her yoldan, sosyal medyadan bu çocukları istismar etmek için uğraşan bir güruh da var. Buna rağmen biz çok daha iyi şekilde çalışmalıyız. Çünkü bizim çocuklarımız kazanacak. Yani bu sofranın etrafında toplanan herkesin mutlaka çocuğu, torunu, evladı, yeğeni mutlaka birileri var. Şimdi bu dönemde geldiğimiz dönemde çocuk yetiştirmek her zaman söylediğim gibi avuçta kor ateş taşımaktan daha zor. Benim annem okuma yazma bilmezdi ama yedi tane çocuk büyüttü. Yani gerçekten güzel evlatlar yetiştirdi. Şimdi ben işte doktora mezunuyum. Eğitimin içerisindeyim. Eşim keza öyle. Vallahi iki tane çocuğu büyütemiyoruz. Çok zorlanıyoruz. Bu bambaşka bir şey. Eğitimin içerisinde olmak yani illa üniversite bitirerek olmuyor bu iş. Bambaşka bir şey. Şimdi onun için de 850 bin öğrenciyi bu devlet İzmir’de her sabah karşılıyor ve uğurluyoruz. Yaklaşık özel okullarla birlikte 60 bin çalışanla 850 bin öğrenciyi ağırladığımızı söyleyebiliriz.
Kentteki öğretmen fazlalığına dikkat çeken Yahşi, “İzmir’de öğretmen fazlalığı var, eksiğimiz yok. Sadece iki branşta özel eğitim ve bir de din kültür ve ahlak bilgisi öğretmenine ihtiyacımız var. Onun dışında yaklaşık bin 500 taneye yakın bir öğretmen fazlalığımız var. Çünkü insanlar İzmir’e geliyor, öğretmenler İzmir’e gelmek istiyor. Emeklilikte hemen hemen her gün azalmaya başladı. Yani öğretmen emekliliğinde de azalma olduğunu görüyoruz. Yılda iki bin öğretmen emekli olurken bu sayı 500’e düştü. Ve İzmir’de gerçekten biz de böyle çok fazla öğretmene ihtiyacımız yok. Sadece özel eğitimde ihtiyacınız var. Hani İzmir’in bütün kollarını, genlerini, kılcal damarlarına varana kadar eğitimle ilgili ne varsa sorabilirsiniz. Ben de genel anlamda resmi çok kısa bir şekilde söyleyeyim. Öğretmene ihtiyaç yok yani. Bunu net bir şekilde söyleyeyim. Fazlalık var öğretmende. Şimdi biz eğitimin 222 sayılı kanun var. O kanunla dayanarak neredeyse biz oradayız. Çünkü benim bin 500 tane fazla öğretmenin var.. Ben şehir hastanesine ağırlıklı açmak için başvuru yaptım. Bir ret yemiştik. Şimdi tekrar onaylar verildi. Sayın Valimizin talimatıyla şehir hastanesinin içerisinde anaokulu açıyoruz. Bütün prosedürler bitti. Biz de yer tahsisi yapacaklar. Biz hastanenin içerisinde bile anaokulu açıyoruz. Aynı şekilde adliyede anasınıfı okulu açtık. Yine adliyede çalışan bir katibin engelli öğrencileri için, evladı için biz orada eğitim sınıfı açmakla mükellefiz ve eylül ayında orada 1 tane öğrenci için 1 tane öğretmen görevlendireceğiz” ifadelerini kullandı.
En mutlu olduğu çalışmalardan birinin özel eğitim olduğuna dikkat çeken Yahşi, “Bana soracak olursanız İzmir’de Milli Eğitim Müdürü en çok yaptığınız, onur duyduğunuz, gurur duyduğunuz, eğitimle alakalı en sağlam bakışının, başarınız nedir diye soracak olursanız ben özel eğitim derim. Yani engelli öğrenciler. Şimdi İzmir’de çok iddialı bir cümle kuruyoruz; Sırada bekleyen evinde kaderiyle baş başa kalmış hiç gidecek yeri olmayan, ne otistik, ne spastik, ne ağır, ne hafif, ne orta, ne görme, ne işitme hiçbir öğrenci yoktur bakın. Biz devlet olarak bu çocukların hepsinin alıyoruz, sabah servisle, hosteslerle okula getiriyoruz. Öğlen yemeğini veriyoruz. Tekrar hostes ve servislerle evine bırakıyoruz. Bu özellikle 2009 yılından sonra Türkiye’de daha da iyi oturdu. Olursa mutlaka beni arayın. Bak hiç çekinmiyorum çünkü bizim alabileceğimiz kapasite var. Devletin vereceği öğretmen var. Hiçbir kimse dezavantajlı ailelerle çok var bu. Her gün bu operasyonu yapıyoruz. Bu öğrencileri alıyoruz. Hangisi olursa olsun. Okullarımızda eğitim öğretimi veriyoruz. En fazla çok ağırsa birebir. Orta ise iki öğrenciye bir öğretmen. Devlet bu öğrencilere bu yardım yetmiyor. Bu öğrencileri okullarımızda ağırladıktan sonra çıkıp bir de rehabilitasyon merkezlerine gidiyor. Kaç para ödedik geçen yıl? 850 milyon TL. İzmir’de 850 milyon TL’lik bir ödeme yaparak rehabilitasyon merkezlerine de bu çocuklar gidiyor. O ödemeyi de yine biz yapıyoruz. Bilim Sanat Merkezleri var. Bilim sanat merkezleri üstün yetenekli öğrencilerin eğitim gördüğü birinci, ikinci, üçüncü, dördüncü, beşinci sınıftan ta 12’inci sınıfa kadar çok üstün yetenekli öğrencilerin eğitim öğretim gördüğü merkezidir. Bu, bunların sayısı 2017’de 4-5 taneydi bugün 16 tane. Burayı çok önemsiyorum çünkü bu öğrenciler bizim bilim sanat merkezlerindeki öğrenciler bizim doğal gazdan da madenden de altın rezervlerinden de çok daha önemli olduğunu düşündüğüm öğrenciler. Ve bu bilim merkezi, sanat merkez giden öğrencilere böyle sıradan öğrenciler deyip çok ciddi bir sınav sonucu da geçiliyor. Özel eğitim anaokulu bu yine önemli. Niçin önemli? Özel eğitim anaokulu dediğimiz daha ilkokul bire başlamadan eğer bir engeli varsa bir sıkıntısı varsa alıyoruz, teşhisini yapıyoruz. Tanımını yapıyoruz. Tedavisini yapıyoruz. Erken teşhis, erken tedavi ve sonuçta bu çocuk özel eğitime gitmesin, normal arkadaşlarıyla, akranlarıyla eğitim görmesi için elimizden geleni buradan tedarikini yapmaya çalışıyoruz. Bu da hiç yoktu” ifadelerini kullandı.
Yahşi sözlerini şu ifadeler ile tamamladı; “Özel eğitim uygulama okulu var. Bu da engelli öğrenciler için ve çok ciddi anlamda bizim için kıymetli. Yani işte gittiğiniz zaman bazı restoranlarda görürsünüz. Engelli, hafif engelli garsonlar falan olur. Buralarda çünkü biliyorsunuz kanunda yüz çalışanın üç tanesinin engelli olması gerekiyor. Bu ne? Bu işverenleri de içimizde tutuyoruz. Bu özel eğitim uygulama okulundan mezun olan çocukların biz mutlaka iş sahibi olmalı. Yani bunlar ağır olanlar olmaz. Orta ve hafiflerde sektörün bu çocukları istihdam etmesini özellikle istiyoruz. Çünkü tüm kalbimle söylüyorum; Özel eğitimi öğrencinin velisi olmak kadar zor bir şey yoktur bakın. Her türlü imtihanı yaşayabilirsiniz. Ama bu beceri ben çok yakından tanıyorum. Zor bir hayatları var. Sıkıntılı bir hayatları var ve bu çocukları da mutlaka devletin el uzatması konusunda bizim hassasiyet göstermemiz gerekiyor. Rehberlik araştırma 30 ilçede toplam 15 tane var. Burası da yine aynı şekilde sayımızı arttırdık. Çok iyi. İki tane olan işitme ve görme engelli okul sayısını bire indireceğiz. Çünkü doğumlarda artık görme engelli ve işitme engellilerde doğum olmuyor. Bu normalde çok fazlaydı süre düşüşe geçti. Mesela işitme engellilerde artık doğum anında bir engeli varsa duyu gelişimini sağlayacak bir ameliyat oluyor ve kurtarılıyor. Asıl mesele otizm. Bak bu çok tehlikeli bir şey. Yani acayip bir şekilde otistik öğrenci sayısının arttığını görmekteyiz. Bu işte bu araştırılması gereken bir konu. Bilim adamlarının 2050 yılında, her dört doğumdan birinin otizmli olacağını söylüyorlar. Beslenme, gıda, başka başka türlü etkenler olabilir ama bizim konumuz değil. Özel eğitim meslek lisesi var yine engelli öğrenciler için. Özel eğitim meslek okullarımızda var bizim. Bu anlamda da bu öğrencilerimizi buralarda istiyoruz.” dedi.