Öğrencilerden YÖK'e Üniversite Kontenjanları İçin Çağrı
Üniversite sınavlarına hazırlanan milyonlarca öğrenci ve aile, Yükseköğretim Kurulu'nun (YÖK) kontenjan politikalarından duyduğu rahatsızlığı dile getiriyor.
Eğitim camiası, 2026 yılına ait üniversite ve bölüm kontenjanlarının en az bir yıl önceden açıklanması için YÖK'e acil çağrıda bulundu. Bu talep, özellikle 2025 yılındaki ani ve ciddi kontenjan azalmaları sonrası daha da yüksek sesle dile getiriliyor. Öğrenciler, geleceklerini etkileyecek bu kritik kararın son ana bırakılmasının büyük bir haksızlık ve mağduriyet yarattığını belirtiyor.
Yıllık Hazırlık, Belirsiz Sonuçlar
Üniversite sınavlarına hazırlık süreci, adaylar için en az bir yıl süren, yoğun emek ve fedakarlık gerektiren zorlu bir maraton. Ancak bu çabanın karşılığı, ne yazık ki sınav sonrasına bırakılan kontenjan belirsizliği nedeniyle gölgeleniyor. Genellikle haziran veya temmuz aylarında açıklanan kontenjanlar, öğrencilerin tercih planlarını alt üst ediyor. Aylar öncesinden belirledikleri hedefler, kontenjanlardaki ani değişiklikler yüzünden bir anda ulaşılamaz hale gelebiliyor. Bu durum, öğrencilerin motivasyonunu düşürmenin yanı sıra, psikolojik olarak da yıpratıcı bir etki yaratıyor.
2025 Yılında Yaşanan Büyük Hayal Kırıklığı
2025 yılında kontenjanlarda yapılan dramatik azalmalar, birçok öğrencinin hayallerine ulaşmasını engelledi. Yıllardır emek vererek hazırlandıkları bölümlere yerleşemeyen veya taban puanları yükseldiği için açıkta kalan binlerce öğrenci, büyük bir hayal kırıklığı yaşadı. Eğitim uzmanları, bu durumun bir sistem sorunu olduğunu ve öğrencilerin geleceğiyle ilgili böylesine kritik bir konunun son dakikaya bırakılmaması gerektiğini vurguluyor. Kontenjanların önceden duyurulması, öğrencilerin daha gerçekçi hedefler belirlemesini ve çalışma stratejilerini buna göre düzenlemesini sağlayacak.
Öğrencilerin Talebi Net: Haksızlığa Son Verilsin
Öğrenciler ve aileleri, YÖK'ten şeffaf ve adil bir süreç bekliyor. Kontenjanların en az bir yıl önceden kamuoyuyla paylaşılması, adayların emeklerinin boşa gitmesinin önüne geçecek. Bu adım, aynı zamanda eğitim sistemine olan güveni artıracak ve öğrencilerin geleceğe daha umutlu bakmasını sağlayacak.
